Taş kırma tedavisi, vücut dışındaki bir kaynaktan elde edilen yüksek frekanslı ses dalgalarının taşa odaklanarak taşın parçalanması esasına dayanır. Taşa odaklanan şok dalgaları yüzeyde erozyon, taşın içinde taşa ait yapısal elemanları birbirinden ayıran gerilim dalgası oluştururlar ve böylece taş parçalanır.
ESWL tedavisi taşınızın yerine, büyüklüğüne ve sertliğine göre bir veya birkaç seans sürebilir.
Hasta, tedavi sırasında genellikle sırtüstü yatar pozisyondadır. Taş kırma makinasının içi su dolu balon şeklindeki bölümü, taşınızın olduğu bölgeye yerleştirilir ve bu balonun içindeki sonografi ve/veya makinanın röntgen bölümü yardımıyla taşınız odaklanarak kırılır. Sonografik cihazlarda hasta X ışınına (radyasyon) maruz kalmadan taş kırılabilir. Ayrıca bu cihazlarla röntgende görülemeyen (nonopak) taşların da tedavisi mümkündür. Her seans yaklaşık 20 – 30 dakika sürer. Taşınızın kırılma durumuna göre haftada 1 veya 2 seans tedavi gerekebilir.
Uygulanan şok dalgaları, en düşük şiddetten başlanarak taşın kırılmasına yetecek seviyeye kadar yavaş yavaş artırılır. Tedavi sırasında hastanın ağrı eşiğine göre değişen şiddette ağrı hissedilebilir. Küçük odaklı cihazlar genellikle büyük odaklı cihazlara göre daha az ağrılıdır.
Tedaviden sonra ilk 1 – 2 idrarda kanama (kırmızı renkli idrar) olabilir. Kanamanın nedeni şok dalgalarından ziyade kırılan parçaların etraftaki dokuları zedelemesi veya dökülme sırasında kumların idrar kanalını çizmesinden kaynaklanır.
ESWL tedavisiyle taşınız, ortalama toz şeker – bulgur büyüklüğünde parçalara ayrılacaktır. Genellikle ilk 1 – 2 parça dökülürken hafif ağrı yapabilir. Bundan sonra kanal kısmen genişleyeceği için sonraki parçalar daha kolay düşecektir. Kırılan taşlar, taşın yerine göre değişmekle beraber genellikle birkaç gün içinde dökülür. Dökülme sırasında bazen şiddetli ağrılar görülebilir. Bu durumda ağrı kesici ilaçlar (voltaren, dikloron, diclomec, buscopan gibi) fayda sağlayacaktır. Çok şiddetli ağrıların olduğu nadir durumlarda evde kullanılabilecek ilaçlar yeterli olmayabilir. Bir sağlık kuruluşuna gidip serum taktırmak, morfin türü ilaçlar kullanmak gerekebilir. Bazen ağrıya bulantı ve kusma da eşlik eder.
Ağrı kontrolü iyi yapıldığında genellikle bulantı kusma geçer. Bulantı kusmaya karşı emedur, metpamid gibi ilaçlar kullanılabilir.
Kırılan taşların daha kolay dökülebilmesi için günlük 3 litre sıvı tüketmek, istirahat etmek yerine orta derecede egzersiz yapmak uygun olacaktır. Sıcak uygulaması (küveti sıcak suyla doldurup içine girmek) hem taşın dökülme sürecini hızlandırır hem de varsa ağrıları azaltır.
Taş dökülmesi sırasında gaz, kabızlık gibi sindirim sistemine ait bulgular ortaya çıkabilir. Gaz yapıcı yiyeceklerden uzak durmak, sebze ağırlıklı ve bol lifli gıdalar tüketmek bu şikâyetleri azaltacaktır. Ağrı kesici ilaçların fazla kullanılması (özellikle buscopan) gaz ve kabızlık şikâyetlerini artırır. Nadiren müshil türü ilaçlar kullanmak gerekebilir.
Taş kırdırmayı takiben zaman zaman ateş ortaya çıkabilir. Ateş 37,5 derecenin üzerine çıkarsa idrar tahlili ve kültürü yaptırıp, enfeksiyon saptanırsa uygun antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır.
Böbrek ve idrar yollarında taş oluşumu hayat boyunca bir defa karşılaşılan bir durum olabilir. Ama daha sıklıkla; tekrarlama ihtimali olan, böbrek ve idrar yollarında kalıcı değişikliklere neden olabilen, korunmak için sürekli çaba isteyen bir hastalık olarak kabul edilmelidir.
Bir defa taş oluşmuş kişide, 3 – 5 yıl içinde yeniden taş görülme ihtimalinin %50 olduğu düşünülürse, korunmanın önemi ortaya çıkar.
Taş kırma tedavisi sonrasında dökülen taşların toplanarak analiz ettirilmesi taşın oluşum nedeni hakkında önemli bilgiler verecektir. Taş analiz sonucuna göre daha detaylı metabolik araştırma (kan – idrar tetkikleri) gerekebilir. Bütün araştırmalara rağmen taş hastalarının yaklaşık %70’inde taş oluşumunu açıklayacak bir sebep bulunamaz. Taş cinsine göre düzenlenecek diyet, taş oluşumunu azaltmada yardımcı olabilir.
Sıvı alımı, günlük idrar miktarı en az 2 litre olacak şekilde (yaz aylarında 3 – 3,5 litre; kış aylarında
2 – 2,5 litre sıvı almak gerekir) ayarlanmalıdır. Sıvı alımının artmasıyla idrar miktarı artar, idrar daha seyreltik (daha sulu) olur. Böylece idrarda eriyik halde bulunan maddeler daha zor çökelti oluştururlar. Bol miktarda idrar oluşumu sayesinde böbrek veya idrar yollarında bulunan küçük kum taneleri daha büyümeden dışarıya atılırlar.
Hareketsiz insanlarda böbrek içinde oluşmuş küçük kum tanecikleri daha kolay yerleşik hale gelip daha çabuk büyüyebilir. Fiziksel aktivite, mekanik olarak kum taneciklerinin daha kolay atılması bakımından faydalıdır.
Düzenli olarak yapılan tıbbi kontrollerde böbrek veya idrar yollarında taş oluşumu erken dönemlerde saptanarak uygun tedavi düzenlenebilir. Böylece var olan taşların büyüyerek tedavisinin zorlaşması veya idrar yolunu tıkayarak böbreğe zarar vermesi engellenmiş olur.