Taş tedavisinde hangi yöntemin seçileceğine karar verirken esas olan, “uygulaması en kolay yöntemden zora doğru bir sıralama yapmak gerektiğidir”. Taşın böbreğe zarar vermeden kendiliğinden düşmesi her zaman ilk tercih edilecek yoldur. Okumaya devam et
Böbrek içindeki küçük taşlar genellikle belirgin ağrı yapmazlar
. Boyutları arttıkça yeri net olarak tanımlanamayan, sıklıkla bel – adale ağrısıyla karışan, alışılmışın dışında fiziksel aktivite gösterildiğinde daha da belirginleşen ağrılara ve/veya zaman zaman sabah idrarında renk değişikliğine (pembe – kırmızı) neden olabilirler. Okumaya devam et
Böbrek taşlarının büyük çoğunluğu böbrek içinde kaliks (kadehsi yapı) denilen bölümde oluşur. Genellikle taş oluşumundan, idrar konsantrasyonunun artması (az su içilmesi) sonucunda idrar içinde eriyik halde bulunan kristallerin çökmesi sorumludur. Okumaya devam et
Böbrek taşı olan hastalar arasında en riskli grup zaman zaman kendiliğinden taş düşüren hastalardır. Bu hasta grubu “ben taşlarımı döküyorum” rahatlığı içinde olmayıp böbrekte başka taş olmadığından emin olmak üzere mutlaka düzenli kontrollerini yaptırmalıdır.Oluşan bütün taşların dökülmediği durumlarda böbrekte kalan taşlar büyüyecek, zor ve uzun bir tedavi süreci gerektirecektir.
Böbrek hastalarında sıvı tüketimi büyük önem taşır. Özellikle tekrarlayan taşlarda veya her iki böbreği birden tutan çoklu taşlarda genellikle yeterli miktarda sıvı tüketilmediği görülür. Günlük gerekli sıvı tüketimi kış ve yaz aylarında sıvı kaybına göre değişiklik gösterir. Okumaya devam et
Çocukluk çağında görülen hastalıklardan bir tanesi böbreklerde ve idrar yollarında taş oluşumudur. Bazı metabolik hastalıklarda anne karnında dahi bebeklerde taş oluşabilir. Ülkemizde görülen böbrek taşı hastalarının %17’si çocuktur. Çocuklarda ve yetişkinlerde tekrar eden idrar yolu enfeksiyonları, böbrek taşı habercisi olabilir. Okumaya devam et